ABD Yüksek Mahkemesi Yargıcı Sandra Day O’Connor; ‘Mahkemeler, uyuşmazlık çözümünün başladığı yer olmamalıdır. Uyuşmazlıkları çözmenin alternatif yöntemleri düşünüldükten ve denendikten sonra, uyuşmazlıkların sona erdiği yer olmalıdır.’ der. Gerçekten de taraflar arasında öncelikle barışçıl ve sulhe dönük bir iletişim olmaksızın uyuşmazlığın yargıya taşınması taraflar açısından ilave yükler getirmektedir. Çoğu zaman yargı da tarafların yüz yüze gelerek belki de bir saatlik müzakere ile çözebilecekleri basit sorunlarla meşgul edilmektedir.
Mahkemelerde artan iş yükü de doğal olarak, hem karar verme süreçlerini geciktirmekte hem de kararların isabeti ve başarısını olumsuz etkileyebilmektedir. İşte bu yüzden tüm dünyada uzun yıllardır gündemde olan alternatif uyuşmazlık çözümlerinden belki de en önemlisi sayılabilecek ‘Arabuluculuk’ kurumu, 2012 yılında hazırlanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile ülkemizde yürürlüğe girdi.
Uyuşmazlıkları tarafları bir araya getirmek suretiyle sorunlarını en iyi bilen kişiler olarak kendi çözümlerini kendilerinin bulmalarına aracılık etmekle yetkilendirilmiş olan arabuluculara başvurmak kural olarak ihtiyari yani tarafların isteğine bağlıdır. Yasak düzenleme ile arabuluculuk faaliyeti iş davaları başta olmak üzere birçok başlıkta zorunlu hale gelmektedir.
Uyuşmazlıkların mahkemelere taşınmaksızın tarafların kendi iradeleriyle uzlaşarak aralarında ki uyuşmazlığa son vermelerinin, toplumsal barışın korunması bakımından da önemli bir avantaj sağlayacağı muhakkak. Burada amaç devletin yargı yetkisini sınırlandırmak kimilerinin deyimiyle ‘özelleştirmek’ değil, uyuşmazlıkların basit ve kolayca çözümüne katkı sunmaktır.
Şimdi arabuluculuk hakkında kısaca bilgi vermeye çalışalım;
Arabuluculuk, günümüzde dostane yollarla uyuşmazlık çözüm yöntemleri içinde en yaygın olarak bilinen ve uygulanan uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabulucu, sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getirerek onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini ve aralarında iletişim sürecinin kurulmasını sağlamaya çağlayan tarafsız üçüncü kişidir.
Arabulucu mahkemelerde ve tahkimde olduğu gibi karar veren kişi değildir, taraflara herhangi bir çözüm planı da önermemektedir, taraflar uyuşmazlığı aralarında uzlaşarak bizzat çözmeleri esastır.
Arabulucu sadece, taraflar aralarında ki uyuşmazlığı ve tarafların menfaatlerini tespit ederek müzakere etmelerini ve uzlaşmalarını sağlamaya çalışır. Arabulucuya uzlaşmazlığın yargıya taşınmasından önce gidilebileceği gibi yargı sürecinde de başvurmak mümkündür.
Arabulucuya götürülebilecek uyuşmazlıklar sınırsız değildir; arabuluculuk ancak tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri, kamu düzenini ilgilendirmeyen ihtilaflarda mümkündür.
Arabulucuya başvurmak yargısal haklarınızdan feragat ettiğiniz anlamına da gelmez, arabuluculuk faaliyetinin başarısız sonuçlanması yahut bu süreçten vazgeçmeniz her zaman yargıya başvurabilme hakkınız saklıdır, zamanaşımı açısından da bir hak kaybını söz konusu olmayacaktır.
Arabuluculuk yargı yollarına nazaran çok daha ekonomiktir. Taraflar; harç, tebligat masrafı, keşif ücreti, tanık giderleri vs. gibi masraflar yapmak zorunda değildir. Sadece faaliyet süresine göre arabulucuya, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ücret ödenmektedir, söz konusu ücret de taraflar aksini kararlaştırmadıkça taraflar arasında eşit olarak paylaşılmaktadır.
Taraflar, arabuluculuk sürecinin sonunda bir anlaşmaya varırlarsa bu anlaşmayı, asıl uyuşmazlık hakkındaki yetki ve görev kurallarına göre belirlenecek olan hukuk mahkemesine ibraz edip, icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh belgesi düzenlenmesini talep edebileceklerdir. Bu şerhi içeren anlaşma mahkeme ilâmı niteliğinde belge sayılmaktadır.
Arabulucuya başvurmanın avantajlarını da kısaca özetlemiş olalım; uyuşmazlığınız eğer yargıya taşınmış olsaydı dava boyunca yapmak zorunda kalacağınız tüm masraflardan (posta gideri, bilirkişi, keşif vb. masraflar, yol giderleriniz gibi) ve zamandan tasarruf etmiş olursunuz, ihtilafın çözümlenmesi yıllarca sürmez, taraflar kendi sorunlarını kendileri çözerler ve bir üçüncü kişinin rızasına boyun eğmemiş olurlar, taraflar menfaatlerini geçmişe değil geleceğe dönük olarak muhafaza ederler, uyuşmazlık mahkemeye intikal etmediği için gizlilik esastır ve uzlaşma sadece taraflar arasında gerçekleşir böylece taraflar kamuoyu nezdinde itibarlarını da korumuş olurlar. Arabuluculuk en önemlisi tarafların kazan-kaybet değil kazan-kazan esasına dayalı olarak sorunlarını çözmelerine olanak sağlayan önemli bir kurumdur.
En kötü anlaşma en iyi savaştan her zamanda daha iyidir.
Av. Arb. Murat Türkyılmaz