Taraflar açısından değerlendirildiğinde kiracı, işçi gibi zayıf konumda değerlendirilen tüketiciyi korumak amacıyla yenilenen 6502 sayılı TKHK kapsamında olan uyuşmazlıklarla ilgili Tüketici Mahkemelerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurunun bir dava şartı haline getirilmesi hukukumuz acısından oldukça önemli bir adımdır.
Bilindiği üzere arabulucunun, önüne gelen uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olup olmadığını denetleme yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrıca mevzuatta düzenleme bulunmamakla birlikte arabulucunun, uyuşmazlık konusunun dava şartı arabuluculuk kapsamında kalıp kalmadığını denetlemesi de kendisinden beklenmektedir. Bu nedenle arabulucuların tüketici, satıcı- sağlayıcı, tüketici işlemi gibi genel kavramları doğru tanımlaması gerekmektedir.
Taraflardan birinin ‘ticari veya mesleki olmayan amaçlarla yapmış olduğu sözleşmeler tüketici işlemi/sözleşmesi’ olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımıza göre Tüketici işlemlerinden kaynaklanan tüm davalar ihtisas mahkemesi olarak tüketici mahkemesinde görülmektedir.
Tüketici Hakem Heyeti sınırları içerisinde kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulamayacak olup, parasal sınırın üzerinde kalan tüketici uyuşmazlıklarında veya konusu para ile belirlenemeyen uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabulucuya başvurulacaktır. Ticari davalarla ilgili olarak dava şartı arabuluculuğa başvurunum ön koşullarından biri uyuşmazlığın mutlaka bir miktar paranın ödenmesini içeren alacak veya tazminat talebi içermesidir. Oysaki kanun koyucu tüketici uyuşmazlıkları ile ilgili olarak uyuşmazlık konusunun mutlaka bir para alacağı içermesi şartını aramamıştır.